Türkiye, toplumsal sorunlarla başa çıkma mücadelesinde ciddi bir evreye girmiştir. Bu sorunlar arasında en dikkat çekeni çocukların suça sürüklenmesi. Son yapılan araştırmalara ve resmi verilere göre, son 10 yıl içerisinde 612 bin 651 çocuk, çeşitli suçlarla yüzleşmek zorunda kalmıştır. Bu sayının yüksekliği, toplumda önemli bir tartışma başlatmakta ve çocukların korunmasına yönelik önlemlerin tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Çocukların suça sürüklenmesinin önünde birçok faktör bulunmaktadır. Aile ortamı, sosyal çevre ve ekonomik durum gibi değişkenler, bu durumu etkileyen başlıca unsurlardır. Özellikle, aile içi şiddet ve istismar, çocukların psikolojik yapısını olumsuz etkileyip onları suç dünyasına itebilir. Ayrıca, madde bağımlılığı gibi sorunlar da çocukları bu tür davranışlara yönlendirmektedir. Çocukların, sosyal ve ekonomik fırsat eşitsizliği içinde büyümeleri, bazı gruplar için suça daha kolay erişim yolu açmaktadır.
Bunların yanı sıra, okullardaki istismar ve zorbalık vakaları da çocukların suça karışma ihtimalini artırmaktadır. Eğitimin yetersizliği ve kötü okul koşulları, çocukların bu tür tehditlerle karşılaşmasına zemin hazırlamaktadır. Dolayısıyla, eğitimin ve sosyal projelerin çocukların gelişiminde ne kadar kritik bir rol oynadığı bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, toplumsal bilinçlenme ve eğitim programlarının artırılması, yarınların teminatı olan çocukların suça yönelme ihtimalini azaltacaktır.
Çocukların suça karışmasını önlemek amacıyla alınacak önlemler çok yönlü olmalıdır. İlk olarak, ailelerin eğitimi ve bilinçlenmesi büyük önem taşımaktadır. Ebeveynlik vasfının geliştirilmesi, çocukların sağlıklı bir ortamda büyümesine katkıda bulunarak suça yönelme oranlarını düşürebilir. Aile içi iletişimin güçlendirilmesi ve annelere-babalara dönük destek programları, bu konuda atılacak önemli adımlardan biridir.
Tamamen bir sosyal dayanışma ile çocuklar için güvenli alanlar oluşturulması şarttır. Komşuluk ilişkilerini geliştirmek, herkesin çocuğunu koruma bilincini artırmak ve topluluk içerisinde destekleyici mekanizmalar kurmak, suça karışma riskini azaltacaktır. Yerel yönetimlerin çocuklar için sosyal projeler geliştirmesi, okullarda rehberlik hizmetlerinin artırılması gerektiğine işaret etmektedir.
Özetle, son yıllarda Türkiye'de 612 bin 651 çocuğun suça sürüklendiği gerçeği, toplumsal sorumlulukları yeniden gözden geçirme gerekliliğini ortaya koymaktadır. Aileler, eğitimciler, sosyal hizmet uzmanları ve toplumun diğer kesimleri, çocuklarımızın geleceğini güvence altına almak için işbirliği yapmalıdır. Unutulmamalıdır ki bu çocuklar yarının büyükleri, toplumun temel taşlarıdır. Eğer önlem almazsak geleceğimizin güvenliği tehlikeye girmiş olacaktır.