Ticaret savaşları, dünya genelinde ekonomilerin dengelerini bozan bir olgu olarak tarih sahnesinde yerini alırken, bu durumun ABD içindeki siyasi yansımaları da gün geçtikçe daha belirgin hale geliyor. 2016 yılında başkanlık koltuğuna oturan Donald Trump, ‘Amerika’yı Yine Büyütmek’ sloganıyla yola çıkarken, takvimler 2018’i gösterdiğinde gerçekleştirdiği ticaret politikalarıyla dünya ekonomisinde büyük değişimlere neden oldu. Ancak son dönemde, bu politikaların ABD toplumunda yarattığı olumsuz etkiler, Trump’a duyulan desteği düşürmeye başladı. Bu durum, seçim sürecinin yaklaşması ile birlikte alarm zillerinin çalmasına neden oldu.
Ticaret savaşları, esasen iki ülke arasında gümrük tarifeleri ve ticaret kotalarının artırılması gibi siyasi ve ekonomik gerilimlerin artırılmasıyla kendini gösterir. Trump, Çin ile olan ticaret açığını kapatmak amacıyla uyguladığı yüksek gümrük tarifeleriyle dikkat çekmişti. Ancak bu politikaların beklenenin aksine, ABDli üreticilere ve tüketicilere olumsuz etkileri olduğu anlaşıldı. Yüksek gümrük vergileri, ithal malların fiyatlarını artırdı ve bu da doğrudan Amerikan halkının cebine yansıdı. Anketler, halkın büyük bir kısmının bu durumdan rahatsız olduğunu gösteriyor. Ekonomik sıkıntılar, Trump yönetimine duyulan güvenin sarsılmasına neden oldu.
Bunun yanı sıra, birçok Amerikan işletmesi, Trump’ın sert ticaret politikalarının iş yapma koşullarını zorlaştırdığını dile getiriyor. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin, artan maliyetlerden dolayı zorluk yaşadığı gözlemleniyor. Ekonomi konusunda artan endişeler, bazı Cumhuriyetçi seçmenlerin bile Trump’a olan desteklerini sorgulamasına yol açtı. Seçim öncesinde, bu durum, Cumhuriyetçi Parti’nin içindeki çatlakları derinleştirebilir. Anketlere göre, Trump’ın popülaritesi, özellikle eyalet bazında düşüş gösteriyor. Birçok seçmen, ticaret savaşlarının sonuçlarından endişe ederken, alternatif adaylara yönelmeye başladı.
Ülke genelindeki istihdam oranlarının da ticaret savaşlarından etkilendiği gözlemleniyor. İstihdam oranındaki dalgalanmalar, seçmenlerin Trump’a karşı olan tutumunu etkiliyor. İleriye dönük seçim döneminde, halkın bu konudaki algısının daha da güçleneceği öngörülüyor. Trump’ın, muhaliflerine karşı yürüttüğü sert kampanyalar, ekonomik kalkınma konusundaki başarısızlıklarının üzerini kapatamayacak gibi görünüyor. Dolayısıyla, Trump’ın ticaret stratejileri, sadece uluslararası ilişkilerde değil, aynı zamanda iç politika dengesinde de önemli sonuçlar doğuruyor.
Sonuç olarak, ticaret savaşlarının ABD’de yarattığı olumsuz sonuçlar, Trump’ın siyasi geleceği üzerinde baskı oluşturuyor. Ekonomi, seçmenleri mobilize eden en önemli etkenlerden biri olarak öne çıkıyor. Trump yönetimi, seçimlerde güçlü kalabilmek için bu ekonomik endişeleri gidermesi gerekiyor. Aksi takdirde, hem kendisi hem de parti açısından zorlu bir seçim dönemi onları bekliyor olacaktır. Seçim sürecinin yaklaşmasıyla birlikte, bu konunun gündemde kalmaya devam etmesi ve Trump’tan beklenen adımların atılması, halkın güvenini yeniden kazanmak adına kritik bir öneme sahip olacak.