Son dönemde yaşanan olaylarla birlikte, uluslararası kamuoyunun dikkatini çeken İsrail-Palestinian çatışmalarında yaşananları gözler önüne seren önemli bir tanıklık ortaya çıktı. Tanık doktor, savaş sırasında edinmiş olduğu deneyimleri ve gördüklerini paylaşarak, dünyanın pek çok yerinde tepki çeken bir durumu gözler önüne serdi. “Elleri bağlıydı, savaş suçu işlendi” ifadeleriyle, yaşananları aktaran doktor, hem tanıklık hem de belgelerle vahşetin boyutlarını deşifre etti.
Dünyanın dört bir yanında, özellikle de Ortadoğu’da yaşanan çatışmalar, sivil halkın maruz kaldığı şiddet ve zulüm ile anılmaktadır. Bir tıp doktoru olarak savaş koşullarında görev yapan bu tanık, o karanlık anların tanığı oldu. “Yüzlerce yaralı ya da ölü insan gördüm. İyileştirme çabalarımızın çoğu, onları olduğu gibi kaybetmek üzerineydi” diyen doktor, sahadaki yaşanan tüyler ürpertici sahnelerin izlerini halen üzerinde taşıdığını dile getirdi.
İsrail ordusunun, yurttaşların haklarını ihlal eden eylemlerine karşı duyduğu öfkeyi dile getiren tanık, çok sayıda insanın gözaltına alındığını ve hukuksuz bir şekilde işkencelere maruz kaldıklarını belirtti. "Özellikle gözaltına alınanların durumu içler acısıydı. Birçok kişi, işkence ve kötü muameleye maruz kaldı" diyerek yaşanan lutufların da altını çizdi. Yaşananlar herkes gibi onu da derinden etkilemişti. “İnancım gereği insan hayatına değer vermek ve iyileştirmek için yola çıktım, ancak savaşın ortasında insanlığa karşı işlenen bu suçları görmek, beni derin bir acıya boğdu” ifadeleriyle, tanıklığının psikolojik yükünü de aktarır oldu.
Tanık doktorun açıklamalarının ardından uluslararası insan hakları örgütleri bu durumu daha yakından takip etmeye başladı. Birçok insan hakları savunucusu, doktorun ifadeleri doğrultusunda İsrail’in işlediği muhtemel savaş suçları üzerine ciddi araştırmalara yönlendirme ve kamuoyu oluşturmaya çalışıyor. “Artık sessiz kalamayız. Bu eylemlerin cezalandırılması gerekiyor” diyen bir insan hakları avukatı, bu tür olayların raporlanması ve yargı önüne getirilmesi çağrısında bulundu.
Uluslararası siyasetteki pek çok uzman ise tanık doktorun ifadelerinin savaşın sona ermesi için bir dönüm noktası olabileceğini dile getiriyor. Ülkeler arası ilişkilerde güçlülük savaşlarının yapıldığı günümüzde, insan hayatının hiçe sayılması konusunun yeniden değerlendirilmesi gerektiğini savunan bu uzmanlar, “Uluslararası toplumun bu tür ihlallere karşı daha güçlü bir tepki vermesi şart” diyerek, çağrılarını yinelediler. Söz konusu olaylar, sadece bu bölgedeki bir çatışma değil, aynı zamanda küresel barış için tehlikeli bir risk oluşturuyor.
Sonuç olarak, doktorun ifadeleriyle bir kez daha gözler önüne serilen vahşet, savaş suçlarının işlenmesine göz yummanın sonuçlarını da gündeme getiriyor. Sadece tanıkların değil, aynı zamanda kurbanların seslerinin duyulması gerektiğinin altını çizen uzmanlar, bu tür durumların derhal zarar görmüş insanlara adalet getirmek üzere ele alınması gerektiğini ifade ediyorlar. Dolayısıyla, yaşananlar, soyut bir siyasi mesele olmaktan çıkıp, tüm insanlığın üzerinde düşünmesi gereken bir soruna dönüşmekte. Bu durumun, uluslararası gündemden düşmemesi ve baskı oluşturarak, insanların yaşamlarının korunması için gerekli önlemlerin alınmasını sağlamak üzerine bir zorunluluk doğurmaktadır.