Son yıllarda, özellikle yaz aylarında doğa yürüyüşlerine ve pikniklere olan ilginin artmasıyla kene ısırıkları konusunda endişeler de büyümeye başladı. Ancak, İstanbul'daki kene türlerinin zararsız olduğuna dair yapılan araştırmalar, bu paniğe bir son veriyor. Şehirdeki kenelerin taşıdığı hastalıkların yaygın olmadığı, hatta neredeyse tehlikesiz oldukları bilimsel verilerle ortaya kondu. Bu durum özellikle doğaseverler ve açık alan aktiviteleriyle ilgilenenler için bir rahatlama kaynağı oldu. İşte İstanbul'daki kenelere dair merak edilen her şey.
İstanbul, jeolojik yapısı ve iklimi nedeniyle çeşitlilik gösteren bir flora ve fauna barındırıyor. Kene türleri de bu çeşitliliğin bir parçası olarak karşımıza çıkmakta. Yapılan araştırmalar, İstanbul'da yaygın olarak bulunan kene türlerinin başında Ixodes ricinus ve Rhipicephalus sanguineus geldiğini gösteriyor. Bu türler, genellikle insanlarla doğrudan etkileşimde bulunmamakta ve taşıdığı patojenler açısından düşük risk profiline sahiptir.
Uzmanlar, bu kenelerin, özellikle de Ixodes ricinus’un, hemen hemen her bölgede bulunmasına rağmen, şehir içindeki kene popülasyonlarının tarımsal veya doğal alanlarla sınırlı kaldığını, dolayısıyla insanlara ölümcül hastalıklar taşıyacak bir risk taşımadığını belirtiyor. Kene ısırıklarının genel olarak hafif reaksiyonlarla sınırlı olduğu ve çoğu insanın tedaviye ihtiyaç duymaksızın kendiliğinden iyileştiği saptandı.
İstanbul Üniversitesi'nden bir grup araştırmacı, konuya dair endişeleri gidermek amacıyla kapsamlı bir saha çalışması gerçekleştirdi. Bu araştırmada, farklı bölgelerden alınan kene örnekleri incelendi. Araştırmanın sonuçları, İstanbul'daki kene popülasyonu arasında hastalık etkeni taşıyan bireylerin oranının oldukça düşük olduğunu ortaya koydu. Öte yandan, laboratuvar koşullarında yapılan testler, kenelerin taşıdığı hastalıkların yaygın bir tehdit oluşturmadığını gösterdi.
Yine aynı araştırmada, sıkça karşılaşılan kene ısırığı vakalarının büyük bir kısmının, kene ısırıldıktan kısa süre içinde fark edilmesi nedeniyle müdahale edilmeden geçmektedir. Uzmanlar, bu durumun, özellikle kene tarihini bilmeyen bireylerde endişe yaratma potansiyeline sahip olduğunu ancak pratikte bir tehdit oluşturmadığını vurguladı. Öte yandan, kene ısırıklarının çoğunda herhangi bir enfeksiyon belirtisi gözlemlenmediği için, kene korkusunun gereksiz olduğu ifade ediliyor.
Kene ısırığı sonrası bünyenin tepkisi ve sağlığın korunması adına herkesin bilmesi gereken bazı önemli noktalar da bulunmaktadır. Özellikle doğada vakit geçirenlerin, kene ısırıklarını önlemek için uygun kıyafetler giymeleri, sık sık vücutlarını kontrol etmeleri ve kene ısırığı durumunda hemen müdahale etmeleri öneriliyor.
Son yıllarda özellikle sosyal medyada yayılan yanlış bilgi ve korku dolu paylaşımlar, kenelerin zararsız olduğunu gösteren bu yeni araştırma ile büyük ölçüde ortadan kaldırıldı. Uzmanlar, insanların doğaya çıkmaktan ve açık havada vakit geçirmekten çekinmemesi gerektiğini belirtiyor. Çünkü İstanbul'un sunduğu doğal güzelliklerin tadını çıkarmak, sağlıklı bireyler oluşturmanın yanında stresi de azaltmaya yardımcı oluyor.
Sonuç olarak, İstanbul’daki kenelerin zararsız olduğu bilgisi, hem yerel halk hem de ziyaretçiler için büyük bir rahatlama anlamına geliyor. Açık alanlarda geçirilen zamanın sağlık üzerindeki olumlu etkileri, doğayla bütünleşmeyi teşvik ediyor. Bu tür araştırmalar sayesinde, gelecekte de kene ve benzer tehditlerle ilgili kafa karışıklıkları ortadan kalkacak ve bilimsel veriyle desteklenen sağlıklı bir toplum oluşturulması hedeflenecektir.