2023 yılı itibarıyla, İstanbul'un kültürel ve ticari canlılığının yanında, şehri terk edenlerin sayısı da dikkat çekici bir şekilde arttı. Geçen sene, tam olarak 369 bin 453 kişi İstanbul'dan ayrılarak yeni yaşam alanları arayışına girdi. Bu rakam, hem İstanbul'un toplumsal yaşamını hem de ekonomik yapısını sorgulatan çeşitli dinamikleri beraberinde getiriyor. İstanbul, Türkiye'nin ticaret ve kültür merkezi olarak bilinse de, son yıllarda yaşanan göç hareketleri, kentin cazibesinin sorgulanmasına neden oldu. Peki, bu ayrılığın temel sebepleri neler?
İstanbul'dan ayrılan bireylerin yüklü bir kısmı, ekonomik şartların yanı sıra yaşam standartlarının düşmesi, ulaşım problemleri, gıda fiyatlarındaki artış, sağlık sistemindeki aksaklıklar ve eğitim fırsatlarının kısıtlı olması gibi sebeplerle kenti terk ediyor. Özellikle büyük metropolde yaşayan aileler, çocuklarının eğitim kalitesini artırmak ve daha sakin bir yaşam sürmek adına yurt dışına ya da daha küçük şehirlere yönelmeyi tercih ediyor. Birçok aile, İstanbul’un giderek kalabalıklaşan nüfusunun yanında artan yaşam maliyetlerinin altından kalkamadığı için alternatif bölgeleri keşfetmekte.
Ayrıca, iş olanaklarının da İstanbul dışında arttığı gözlemleniyor. Sanayi ve teknoloji merkezlerinin şehir merkezleri dışında konumlanması, istihdam fırsatlarının İstanbul dışındaki illere kaymasına yol açıyor. Özellikle İstanbul’da hayat pahalılığı ve konut fiyatlarının yüksekliği, genç nüfusu başka şehirlere, hatta yurt dışına gitmeye yönlendiriyor. İş bulmakta zorluk yaşayan birçok İstanbul sakini, daha uygun fiyatlarla yaşam süreçlerini devam ettirebileceği alternatif yerleri tercih ediyor.
İstanbul'un sadece Türkiye’nin değil, aynı zamanda dünyanın en önemli şehirlerinden biri olması, bu durumu daha da çarpıcı hale getiriyor. Geçtiğimiz yıllarda yapılan göç anketleri ve araştırmalar, İstanbul'un dünya çapında en fazla insanın yaşadığı şehirlerden biri olmasına rağmen, genç neslin özellikle büyük şehirlerden uzaklaşmayı tercih ettiğini gösteriyor. Bu durum, şehir yönetimleri ve yerel hükümetler için de alarm zillerinin çalmasına neden oldu. Özellikle İstanbul’un yapılaşma ve sosyal konut projeleri, göçü tersine çevirmek amacıyla hızlandırılmalı.
İstanbul'da süregelen sorunların çözülmesi adına daha fazla kaynak ve inovatif çözümler geliştirilmesi gerekiyor. Eğitim, sağlık, ulaşım ve konut gibi alanlarda yapılacak köklü reformlar, bu dinamikleri değiştirebilir. Göç dalgasının sadece bir istatistik olmadığını, aynı zamanda insanların yaşam şartlarını, hayallerini ve geleceklerini etkileyen bir süreç olduğunu unutmamak gerekiyor. Şehir hayatının getirdiği stres ve belirsizlik, insanların daha huzurlu ve sürdürülebilir bir yaşam alanı arayışında önemli bir etken haline geliyor.
Sonuç olarak, 369 bin 453 kişinin İstanbul'dan ayrılması, kentin içsel dinamikleriyle birlikte Türkiye'nin genel göç trendlerini de sorgulatan bir durumu gözler önüne seriyor. Gelecekteki yıllarda, bu verilerin daha fazla artış gösterip göstermeyeceği merak konusu. İstanbul, hem tarihsel yapısının hem de kültürel çeşitliliğinin temsilcisi olarak büyük bir öneme sahip olsa da, dönüştürülmesi gereken sosyal ve ekonomik unsurlar bulunmaktadır. Bu bağlamda, yerel yönetimlerin alacağı kararlar ve uygulayacağı politikalar, İstanbul'un geleceği açısından belirleyici olacaktır.