Çanakkale, tarihi zenginlikleri ve kültürel mirasıyla sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en özel yerlerinden biri olarak bilinir. Bu eşsiz coğrafya, hem tarihi savaşlara ev sahipliği yapmış hem de sanat, edebiyat ve kültür anlamında derin birikimlere sahiptir. Ancak, Çanakkale’nin değerini sadece taşları veya mimarisiyle sınırlı görmek haksızlık olur. Gerçek anlamda bu bölgenin kültürel dokusunu temsil eden kişiler, "Yaşayan İnsan Hazinesi" olarak adlandırılan bireylerdir. Bu unvan, yalnızca yaşadıkları coğrafyanın geleneklerini taşıyan değil, aynı zamanda bu gelenekleri sahiplenecek ve sonraki nesillere aktaracak kişileri tanımlamak için verilmiştir.
Çanakkale’de yaşayan bu insanlar, yürütmekte oldukları geleneksel el sanatları, folklorik gösteriler ve sözlü tarih aktarımı gibi çeşitli alanlarda kendilerini göstermektedir. Didem Hanım, Çanakkale’nin bir köyünde yaşayan ve el işçiliğiyle yaptığı özgün ürünlerle tanınan örnek bir "Yaşayan İnsan Hazinesi"dir. Didem Hanım, yüzyıllardır süregelen bir geleneği sürdürerek, hem geçmişi korumakta hem de kendi yaratıcı bakış açısıyla bu geleneği modern bir hale getirmektedir. Onun gibi pek çok birey, Çanakkale’nin kültürel mirasına sahip çıkarak, sadece geçmişi değil, geleceği de kurtarmaktadır.
Çanakkale’de bu unvanı taşımak, aynı zamanda bir sorumluluğu da beraberinde getirir. Çünkü bu kişiler, yaşadıkları yerin tarihini ve kültürünü anlamak, anlatmak ve yaşatmak için çaba harcarlar. Onlar, sadece kendi topluluklarını değil, tüm insanlığa ilham veren sesler olmakta ve bu sesler zamanla daha çok insanın ilgisini çekmektedir. Unutulmaması gereken diğer bir nokta ise, bu bireylerin yalnızca sanatsal yetenekleri değil, aynı zamanda eğitim ve öğretim konularında da katkı sağladıklarıdır. Birçok "Yaşayan İnsan Hazinesi", kendi bölgelerinde atölyeler düzenleyerek, genç bireylere çeşitli teknikler ve gelenekler hakkında bilgi icraatında bulunmaktadır.
Birçok "Yaşayan İnsan Hazinesi" aynı zamanda bölgenin tarihsel olaylarını, menkıbe ve hikayelerle birleştirerek anlatan kişilerdir. Özellikle Çanakkale Savaşı'nın yaşandığı topraklarda, o döneme ait hatıraları ve anıları dinlemek, birçok kişinin ilgisini çekmektedir. Bu bireyler, yaşadıkları olayları büyük bir coşkuyla anlatırken, dinleyicilere sadece bir hikaye değil, aynı zamanda o olayların ruhunu da hissettirmektedir. Özellikle yaşlı neslin bu konudaki bilgi birikimi, genç kuşaklara aktarılarak tarih bilincinin gelişmesine katkıda bulunur.
Çanakkale’deki "Yaşayan İnsan Hazineleri", anlatılarıyla tarihsel olayları ve toplumsal dinamikleri zenginleştirirken, şehrin kültürel belleklerini yaşatmaya da devam ediyor. Bu insanların hikayeleri, bazen gözyaşlarıyla, bazen gülümsemelerle süslenmekte, dinleyicileri duygusal anlamda derin bir yolculuğa çıkarmaktadır. Çanakkale’nin büyüleyici atmosferinde, hem geçmişe yolculuk yaparak hem de geleceğe dair umut besleyerek, bu kişilerin anlatımlarıyla huzurlu bir beraberlik sağlanmaktadır.
Sonuç olarak, Çanakkale'nin "Yaşayan İnsan Hazineleri", yalnızca geçmişi anmakla kalmıyor, aynı zamanda geleceği de şekillendirmektedir. Bu bireylerin bilgi birikimleri, sanatsal yetenekleri ve kültürel aktarım becerileri, sadece kendi toplulukları için değil, tüm insanlık için değer taşımaktadır. Zamanla değişen dünyada, bu tür yaşayan hazineler, bir köprünün temellerini oluşturarak bireyler arasında bir bağ yaratmakta ve insanlığa ilham vermektedir. Onlar, sanatlarını ve kültürel değerlerini genç nesillere aktararak, geçmişin değerlerini gelecek kuşaklara ulaştırmak için var güçleriyle çalışmaya devam etmektedir.